|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
doğasında var olan |
inherent s.
|
|
We are only against the risks inherent in the application of something that research has produced.
Biz sadece araştırmanın ürettiği bir şeyin uygulanmasının doğasında var olan risklere karşıyız.
More Sentences
|
2 |
Genel |
önceden var olan |
pre-existing s.
|
|
What took place after 1492 was the grafting of a European element on to a pre-existing reality.
1492'den sonra gerçekleşen şey, önceden var olan bir gerçekliğe Avrupalı bir unsurun aşılanmasıydı.
More Sentences
|
3 |
Genel |
dünyada var olan şey |
terrestrial i.
|
|
4 |
Genel |
doğuştan var olan kusur |
inherent defect i.
|
|
5 |
Genel |
yaradılıştan var olan kusur |
inherent defect i.
|
|
6 |
Genel |
gerçekten var olan |
concrete i.
|
|
7 |
Genel |
var olan ikincil veriler derlenerek gerçekleştirilen araştırma |
desk research i.
|
|
8 |
Genel |
"rüzgâr" ve "su" anlamına gelen, doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekânlarda harekete geçirme yöntemlerini gösteren eski bir çin öğretisi |
feng shui i.
|
|
9 |
Genel |
sadece ismen var olan şey |
name i.
|
|
|
10 |
Genel |
var olan her şeyin düşünceye bağlandığı sanat akımı |
idealism i.
|
|
11 |
Genel |
(gazete, kitap, televizyon, sinema) internet öncesinde var olan medya |
old media i.
|
|
12 |
Genel |
şu anda var olan şey |
is i.
|
|
13 |
Genel |
tüm biçimlerde var olan şey |
pantamorph i.
|
|
14 |
Genel |
birlikte var olan, aynı ya da benzer şeylerden oluşan grup |
platoon i.
|
|
15 |
Genel |
binbir musibet sonrası yeniden var olan şey |
phenix i.
|
|
16 |
Genel |
var olan şeye özgü metafiziksel durum |
subsistence i.
|
|
17 |
Genel |
var olan şey |
subsistent i.
|
|
18 |
Genel |
var olan şey |
substantial i.
|
|
19 |
Genel |
evrimsel mücadelede sağ kalmak üzere var olan gelecekteki insan |
superman i.
|
|
20 |
Genel |
var olan yetkiyi geri almak |
deauthorise f.
|
|
21 |
Genel |
var olan yetkiyi geri almak |
deauthorize f.
|
|
22 |
Genel |
(zaten var olan şeyi) yeni baştan yapmak |
reinvent f.
|
|
23 |
Genel |
her zaman her yerde var olan |
omnipresent s.
|
|
24 |
Genel |
her zaman var olan (bir nitelik) |
unfailing s.
|
|
25 |
Genel |
beraber var olan |
coexistent s.
|
|
26 |
Genel |
tabiatında var olan |
inherent s.
|
|
27 |
Genel |
başlangıçta var olan |
primordial s.
|
|
28 |
Genel |
doğumda var olan |
natal s.
|
|
29 |
Genel |
içinde var olan |
built in s.
|
|
|
30 |
Genel |
özünde var olan |
immanent s.
|
|
31 |
Genel |
çok eski çağlarda var olan |
aboriginal s.
|
|
32 |
Genel |
hala var olan |
extant s.
|
|
33 |
Genel |
kaderinde var olan |
destined s.
|
|
34 |
Genel |
ismen var olan |
nominal s.
|
|
35 |
Genel |
önceden var olan |
preexisting s.
|
|
36 |
Genel |
kendinde var olan |
inherent s.
|
|
37 |
Genel |
içinde var olan |
inbuilt s.
|
|
38 |
Genel |
içinde var olan |
in-built s.
|
|
39 |
Genel |
her yerde var olan |
ubiquitous s.
|
|
40 |
Genel |
başlangıçtan beri var olan |
primordial s.
|
|
41 |
Genel |
hep var olan |
ever present s.
|
|
42 |
Genel |
özünde var olan |
originary s.
|
|
43 |
Genel |
geçerli bir biçimde var olan |
validly existing s.
|
|
44 |
Genel |
hem zamanda hem mekanda var olan/gerçekleşen |
spatiotemporal s.
|
|
45 |
Genel |
hem zamanda hem mekanda var olan/gerçekleşen |
temporospatial s.
|
|
46 |
Genel |
aklın dışında var olan |
extramental s.
|
|
47 |
Genel |
her zaman her yerde var olan |
totipresent [obsolete] s.
|
|
48 |
Genel |
görünür olanın ötesinde var olan |
transphenomenal s.
|
|
49 |
Genel |
doğmadan var olan |
unborn s.
|
|
50 |
Genel |
beraberinde var olan |
attending s.
|
|
51 |
Genel |
her yerde var olan |
ubiquarian [rare] s.
|
|
52 |
Genel |
her yerde var olan |
ubiquitary [obsolete] s.
|
|
53 |
Genel |
kendi kendine var olan |
unbegotten s.
|
|
54 |
Genel |
başlangıcı olmadan her zaman var olan |
unbegun s.
|
|
55 |
Genel |
tabiatında var olan |
elemental s.
|
|
56 |
Genel |
kendi kendine var olan |
uncreated s.
|
|
57 |
Genel |
yaratılmadan var olan |
uncreated s.
|
|
58 |
Genel |
ezelden beri var olan |
unoriginated s.
|
|
59 |
Genel |
zihne göre var olan |
objective s.
|
|
60 |
Genel |
akla göre var olan |
objective s.
|
|
61 |
Genel |
gerçekliğin parçası olarak gözlemciye bağlı var olan |
objective s.
|
|
62 |
Genel |
kimseye görünmeden var olan |
offscreen s.
|
|
63 |
Genel |
insanların bilgisi dışında var olan |
offscreen s.
|
|
64 |
Genel |
ekran dışında var olan |
offscreen s.
|
|
65 |
Genel |
tanımsız olarak var olan |
one s.
|
|
66 |
Genel |
her zaman her yerde var olan |
omnipresential s.
|
|
67 |
Genel |
evrensel olarak var olan |
omnipresential s.
|
|
68 |
Genel |
birlikte var olan |
connate s.
|
|
69 |
Genel |
gerçekte var olan |
in esse s.
|
|
|
70 |
Genel |
özünde var olan |
ingrained s.
|
|
71 |
Genel |
muadillerinden daha uzun süredir var olan |
middle-aged s.
|
|
72 |
Genel |
önceden var olan |
pre-existing s.
|
|
73 |
Genel |
aynı zamanda var olan |
cotemporary s.
|
|
74 |
Genel |
yalnızca rüyalarda var olan |
dreamt s.
|
|
75 |
Genel |
kendiliğinden var olan |
increate s.
|
|
76 |
Genel |
kendinde var olan |
innate s.
|
|
77 |
Genel |
tüm biçimlerde var olan |
pantamorphic s.
|
|
78 |
Genel |
sonrasında var olan |
postexistent s.
|
|
79 |
Genel |
sonradan var olan |
postliminiar s.
|
|
80 |
Genel |
sonsuza kadar birlikte var olan |
coeternal s.
|
|
81 |
Genel |
belirli bir süreliğine var olan |
finite s.
|
|
82 |
Genel |
başlangıçta var olan |
primordiate s.
|
|
83 |
Genel |
kriz öncesi dönemde var olan |
precrisis s.
|
|
84 |
Genel |
krizden önce var olan |
precrisis s.
|
|
85 |
Genel |
deney öncesi var olan |
pre-experiment s.
|
|
86 |
Genel |
imtiyaz sayesinde var olan |
prerogative s.
|
|
87 |
Genel |
gelişmemiş şekilde var olan |
seedling s.
|
|
88 |
Genel |
bağımsızca var olan |
self-existent s.
|
|
89 |
Genel |
özü ile var olan |
self-existent s.
|
|
90 |
Genel |
yalnızca fiziken var olan |
shadow s.
|
|
91 |
Genel |
başından beri var olan |
founding s.
|
|
92 |
Genel |
önce var olan |
prevenient s.
|
|
93 |
Genel |
altı yıldır var olan |
six-year-old s.
|
|
94 |
Genel |
hem uzayda hem mekanda var olan |
spaciotemporal s.
|
|
95 |
Genel |
zihin dışında var olan bir şeyin içinde |
in re zf.
|
|
96 |
Genel |
zihin dışında var olan bir şeyin içinde |
in rebus zf.
|
|
Phrasals |
|
97 |
Öbek Fiiller |
var olan bir kaydın üzerine yeni bir kayıt eklemek/ekleme yapmak |
dub in f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
var olan bir kaydın üzerine yeni bir kayıt eklemek/ekleme yapmak |
dub over f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
var olan bir kayda sonradan ses eklemek |
dub something in f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
kayıtta var olan sesin üstüne başka ses kaydetmek |
dub something over f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(bilgisayar oyunlarında) önceden var olan bir unsuru kaldırmak/çıkartmak |
dummy out f.
|
|
Phrases |
|
102 |
İfadeler |
şirketin, hepsi genç olan dört üyesi var |
the company has four members, all of whom are young expr.
|
|
Colloquial |
|
103 |
Konuşma Dili |
beyazların başka kültürde zaten var olan bir şeyi yeni keşfetmiş gibi yapması |
columbusing i.
|
|
104 |
Konuşma Dili |
japon çizgi dizileri veya bu dizilerde var olan karakterlerin biriyle veya bir kısmıyla takıntılı olan kişilere takılan lakap |
weeb i.
|
|
105 |
Konuşma Dili |
kendi içerisinde var olan şey |
end in itself i.
|
|
106 |
Konuşma Dili |
kesin olan bir şey var |
one thing is certain expr.
|
|
107 |
Konuşma Dili |
ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis) |
double or nothing expr.
|
|
108 |
Konuşma Dili |
ya iki katı ya hiç (var olan borcun kazanma durumunda silineceği, kaybetme durumunda iki katına çıkacağı bir bahis) |
double or quits [uk] expr.
|
|
Idioms |
|
109 |
Deyim |
var olan unsurları duruma uyum sağlaması için ayarlama |
procrustean solution i.
|
|
110 |
Deyim |
gerçekte var olan kimse |
flesh and blood i.
|
|
111 |
Deyim |
kendi içerisinde var olan şey |
an end in itself i.
|
|
112 |
Deyim |
kendi içerisinde var olan şey |
an end in itself i.
|
|
113 |
Deyim |
var olan bir şeyi yeniden bulmak için zaman kaybetmek |
reinvent the wheel f.
|
|
114 |
Deyim |
yanında olan birisi var olmak |
have someone in one's corner f.
|
|
115 |
Deyim |
yanında olan birisi var olmak |
have in corner f.
|
|
116 |
Deyim |
(eğer biri) var olan bir şeyin daha iyisini yapabilirse/var olan bir şeyi geliştirebilirse başarıyı elde eder |
(if one can) build a better mousetrap expr.
|
|
Speaking |
|
117 |
Konuşma |
burada tıp deneyimi olan var mı? |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
|
118 |
Konuşma |
burada tıp tecrübesi olan var mı? |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
|
119 |
Konuşma |
burada tıbbi deneyimi olan var mı? |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
|
120 |
Konuşma |
burada tıbbi tecrübesi olan var mı? |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
|
121 |
Konuşma |
evli ve doğmak üzere olan bir çocuğu var |
he's married with a kid on the way expr.
|
|
122 |
Konuşma |
ölmekte olan insanlar var |
there are people dying expr.
|
|
123 |
Konuşma |
sanırım sende bana ait olan bir şey var |
I think you've got something of mine expr.
|
|
124 |
Konuşma |
sürmekte olan bir toplantı var |
there is a meeting in progress expr.
|
|
125 |
Konuşma |
sanırım sende bana ait olan bir şey var |
I think you've got something that belongs to me expr.
|
|
Trade/Economic |
|
126 |
Ticaret/Ekonomi |
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para |
hard currency i.
|
|
127 |
Ticaret/Ekonomi |
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para |
strong currency i.
|
|
128 |
Ticaret/Ekonomi |
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para |
sound money i.
|
|
129 |
Ticaret/Ekonomi |
var olan bir borcu ödemek için yapılan borçlanma |
refinancing i.
|
|
130 |
Ticaret/Ekonomi |
yeni ihraç olunan veya halen var olan süresi bir yıldan uzun borç araçlarının alınıp satıldığı piyasa |
bond market i.
|
|
131 |
Ticaret/Ekonomi |
denetim öncesinde var olan |
preaudit s.
|
|
132 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik patlama öncesi var olan |
preboom s.
|
|
133 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik büyüme öncesinde var olan |
preboom s.
|
|
Law |
|
134 |
Hukuk |
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de devam eden toprak mülkiyeti türü |
udal i.
|
|
135 |
Hukuk |
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de bulunan mülkiyet sahibi |
udaler i.
|
|
136 |
Hukuk |
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de bulunan mülkiyet sahibi |
udaller i.
|
|
137 |
Hukuk |
var olan bir kanunu kaldırmak |
annul a statute f.
|
|
138 |
Hukuk |
kanunnameden önce var olan |
precode s.
|
|
139 |
Hukuk |
kanun düzenlenmeden önce var olan |
precode s.
|
|
140 |
Hukuk |
duruşma öncesi var olan |
pretrial s.
|
|
141 |
Hukuk |
duruşma öncesi var olan |
pre-trial s.
|
|
Politics |
|
142 |
Siyasal |
halihazırda var olan bütün toplumsal, ekonomik ve politik kurumları tamamıyla ortadan kaldırıp, devrim yapmak isteyen inanış |
nihilism i.
|
|
143 |
Siyasal |
kraliyet sarayında i. charles'tan itibaren var olan ve genellikle saygıdeğer bir ingiliz besteciye onursal unvan olarak verilen makam |
master of the queen's music [uk] i.
|
|
144 |
Siyasal |
kraliyet sarayında i. charles'tan itibaren var olan ve genellikle saygıdeğer bir ingiliz besteciye onursal unvan olarak verilen makam |
master of the king's music [uk] i.
|
|
Technical |
|
145 |
Teknik |
doğada var olan süreç |
natural action i.
|
|
146 |
Teknik |
doğada var olan süreç |
natural process i.
|
|
147 |
Teknik |
doğada var olan veya doğa tarafından üretilen süreç |
natural process i.
|
|
Computer |
|
148 |
Bilgisayar |
(var olan işlevselliği) üst sınıftan elde etmek |
inherit f.
|
|
149 |
Bilgisayar |
(kodu) var olan programa yerleştirmek |
inject f.
|
|
150 |
Bilgisayar |
(kodu) var olan programın hafıza alanına yerleştirmek |
inject f.
|
|
151 |
Bilgisayar |
bilgisayar öncesi dönemde var olan |
precomputer s.
|
|
Informatics |
|
152 |
Bilişim |
takma ad kullanarak internette materyal yayınlama hakkı konusunda var olan fikir ayrılığı |
nym war i.
|
|
153 |
Bilişim |
bir şeyin aslında var olan özellik |
information i.
|
|
Construction |
|
154 |
İnşaat |
inşaattan önce var olan |
preconstruct [us] s.
|
|
155 |
İnşaat |
inşaattan önce var olan |
preconstruction s.
|
|
Traffic |
|
156 |
Trafik |
engebeli arazide var olan |
off-road s.
|
|
Mining |
|
157 |
Maden |
önceden var olan minerallerin tamamen veya kısmen turmaline dönüştüğü süreç |
tourmalinization i.
|
|
158 |
Maden |
başka yerden getirilip genellikle var olan bir maden veya kayacın yerine geçen maden |
guest i.
|
|
159 |
Maden |
önceden var olan minerallerin tamamen veya kısmen turmaline dönüştüğü süreç |
tourmalinize f.
|
|
Medical |
|
160 |
Medikal |
insan safrasında var olan bir taurokolik asit tuzu |
taurocholate i.
|
|
161 |
Medikal |
insan safrasında var olan bir taurokolik asit tuzu |
taurocholate i.
|
|
162 |
Medikal |
insan safrasında var olan bir taurokolik asit tuzu |
taurocholate i.
|
|
163 |
Medikal |
var olan hastalık |
preexisting disease i.
|
|
164 |
Medikal |
var olan enfeksiyon üzerine gelişen enfeksiyon |
superinfection i.
|
|
165 |
Medikal |
doğuştan var olan |
genetous s.
|
|
166 |
Medikal |
önceden var olan |
pre-existing s.
|
|
167 |
Medikal |
önceden var olan |
preexisting s.
|
|
168 |
Medikal |
enjeksiyon sonrası var olan |
postinjection s.
|
|
169 |
Medikal |
tedavi sonrası var olan |
posttreatment s.
|
|
170 |
Medikal |
doğumdan önce var olan |
prebirth s.
|
|
Psychology |
|
171 |
Psikoloji |
zihnin doğasında var olan bilişsel veya algısal güç |
module i.
|
|
Physiology |
|
172 |
Fizyoloji |
omuriliğin ön, motor ve kök sinirlerinde duyusal liflerin varlığı nedeniyle var olan duyarlılık |
recurrent sensibility i.
|
|
Pathology |
|
173 |
Patoloji |
var olan enfeksiyon üzerine yeniden enfekte etmek |
superinfect f.
|
|
Math |
|
174 |
Matematik |
belirli büyüklükler arasında var olan bağıntıların eksiksiz ifadesi için gerekli olan denklemler sistemi |
plexus i.
|
|
Physics |
|
175 |
Fizik |
belirli bir dönemde var olan insan ve olayların başka bir çağda da var olabileceğinin düşünüldüğü, zamanın varsayımsal çarpıtılması |
time warp i.
|
|
176 |
Fizik |
heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre kısa bir süre için var olan ve varlığının devamı enerjinin korunumu yasasını ihlal edecek olan atom altı parçacık |
virtual particle i.
|
|
177 |
Fizik |
var olan en küçük uzunluk birimi |
planck length i.
|
|
Chemistry |
|
178 |
Kimya |
evrenin erken dönemlerinde önceden var olan çekirdek parçacıklarından yeni atomik elementlerin oluşması süreci |
nucleosynthesis i.
|
|
Biology |
|
179 |
Biyoloji |
yaşamdan önce var olan ve yaşamı oluşturan sıvı madde |
primordial soup i.
|
|
180 |
Biyoloji |
silliler ile birlikte var olan protozoa sınıfı |
infusoria i.
|
|
181 |
Biyoloji |
var olan iki çekirdeğin birleşmesi ile oluşan hücre çekirdeği |
syncaryon i.
|
|
182 |
Biyoloji |
var olan iki çekirdeğin birleşmesi ile oluşan hücre çekirdeği |
synkarion i.
|
|
183 |
Biyoloji |
var olan iki çekirdeğin birleşmesi ile oluşan hücre çekirdeği |
synkaryon i.
|
|
184 |
Biyoloji |
biyolojik yaşam öncesi var olan |
prebiological s.
|
|
185 |
Biyoloji |
biyolojik yaşam öncesi var olan |
prebiologic s.
|
|
186 |
Biyoloji |
yaşamın kaynağından önce var olan |
prebiotic s.
|
|
Marine Biology |
|
187 |
Deniz Biyolojisi |
avustralya'da halen var olan akciğerli bir balık |
neoceratodus i.
|
|
Astronomy |
|
188 |
Gökbilim |
uzayda var olan, gaz ve tozlardan oluşan, karanlık veya ışıklı bulutsu küme |
nebula i.
|
|
189 |
Gökbilim |
uzayda yıldız gibi büyük madde yığınlarının dışında var olan gaz veya toz benzeri ince ve seyrek madde |
medium i.
|
|
Zoology |
|
190 |
Zooloji |
geçmişte var olan trochelminthes taksonomik grubuna mensup omurgasız |
trochelminth i.
|
|
191 |
Zooloji |
geçmişte var olan trochelminthes taksonomik grubuna mensup omurgasız |
trochelminthes i.
|
|
192 |
Zooloji |
aşağı silüriyen devrinde var olan bir trilobit cinsi |
asaphus i.
|
|
Botanic |
|
193 |
Botanik |
var olan çiçekli bitkilerin en ilkeli olarak kabul edilen, manolyagiller ve düğün çiçeğigiller dahil 36 familyayı kapsayan üsttakım |
ranalian complex i.
|
|
Social Sciences |
|
194 |
Sosyal Bilimler |
savaş sonrası var olan |
postbellum s.
|
|
195 |
Sosyal Bilimler |
sanayileşme sonrası dönemde var olan |
postindustrial s.
|
|
196 |
Sosyal Bilimler |
toplumsal ahlaki değerler gelişmeden önce var olan |
premoral s.
|
|
Literature |
|
197 |
Edebiyat |
iskoç edebiyatının 20. yüzyılda var olan formlarından biri |
lallans i.
|
|
198 |
Edebiyat |
edebiyatta var olan, medeniyetin yozlaştırmadığı ve erdemli nitelikler taşıyan ilkel insan kavramı |
noble savage i.
|
|
199 |
Edebiyat |
siyahi amerikalıların geleneklerinde var olan kafiyeli bir anlatı şiiri türü |
toast i.
|
|
Linguistics |
|
200 |
Dilbilim |
baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifadeden yapılan akronim |
backronym i.
|
|
201 |
Dilbilim |
baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifade |
backronym i.
|
|
202 |
Dilbilim |
yalnızca bir birleşik sözcüğün parçası olarak var olan dilsel öğe |
combining form i.
|
|
203 |
Dilbilim |
farklı bölgelerde var olan edebi form |
cosmopolite i.
|
|
204 |
Dilbilim |
(konuşma üzerinde var olan) parçalar üstü etki |
suprasegmental i.
|
|
205 |
Dilbilim |
(konuşmada vurgu, tonlama üzerinde var olan) suprasegmental etki |
suprasegmental i.
|
|
History |
|
206 |
Tarih |
meksika'da kolombiya öncesi dönemde var olan ve 900'lü yıllara tarihlenen mezo-amerikan kültür dönemi |
toltec i.
|
|
207 |
Tarih |
orta çağ sonrası var olan |
postmedieval s.
|
|
208 |
Tarih |
reform dönemi sonrası var olan |
post-reformation s.
|
|
209 |
Tarih |
(toplum) hristiyanlık öncesi var olan |
pre-christian s.
|
|
210 |
Tarih |
(bölge) hristiyanlık öncesi dönemde var olan |
pre-christian s.
|
|
Religious |
|
211 |
Dini |
15.yy'da var olan bir tarikat |
cenoby i.
|
|
212 |
Dini |
hz. isa'nın kendiliğinden var olan tanrı olduğu doktrini |
autotheism i.
|
|
213 |
Dini |
(teolojide) adem ve havva'nın cennet bahçesi'ndeki yasaklı meyveyi yemesi sonucu insanlığın başlangıçta var olan masumiyetini ve mutluluğunu kaybetmesi |
fall i.
|
|
214 |
Dini |
(hinduizm) var olan her şeyi kapsayan kozmik ilkeler bütünü |
dharma i.
|
|
215 |
Dini |
teslis prensibi içerisinde var olan (tanrı) |
tripersonal s.
|
|
216 |
Dini |
tek bir kişi olarak var olan |
unipersonal s.
|
|
217 |
Dini |
tek bir varlık şeklinde var olan |
unipersonal s.
|
|
218 |
Dini |
her zaman her yerde var olan |
omnipresent s.
|
|
219 |
Dini |
adem'den önce var olan |
preadamic s.
|
|
220 |
Dini |
adem'den önce var olan |
preadamitical s.
|
|
221 |
Dini |
adem'den önce var olan |
pre-adamite s.
|
|
222 |
Dini |
adem'den önce var olan |
pre-adamic s.
|
|
223 |
Dini |
adem'den önce var olan |
preadamitic s.
|
|
224 |
Dini |
incil'den önce var olan |
prebiblical s.
|
|
Philosophy |
|
225 |
Felsefe |
insan farkındalığından bağımsız olarak var olan şey |
reality i.
|
|
226 |
Felsefe |
gözlemciden bağımsız şekilde var olan zihin ve madde dünyası |
nature i.
|
|
227 |
Felsefe |
(platon felsefesinde) olaylardan ayrı var olan mutlak gerçeklik |
time i.
|
|
228 |
Felsefe |
bir şeyin var oluşundan önce olan gerçeklik |
essence i.
|
|
229 |
Felsefe |
(iyonyalı doğa filozoflarına göre) başlangıçtan beri var olan maddenin özel bir çeşidi |
matter i.
|
|
230 |
Felsefe |
zaman ve mekanın ötesinde var olan nihai gerçeklik |
god i.
|
|
231 |
Felsefe |
nihai biçimde var olan |
real s.
|
|
232 |
Felsefe |
kant felsefesinde fenomenin zıttı olarak zihinden bağımsız ve somut biçimde var olan (nesne) |
noumenal s.
|
|
233 |
Felsefe |
bireyin zihinden bağımsız olarak var olan |
transsubjective s.
|
|
234 |
Felsefe |
algıdan bağımsız var olan |
objective s.
|
|
235 |
Felsefe |
bireyin düşüncelerinden bağımsız var olan |
objective s.
|
|
236 |
Felsefe |
arketipik ide olarak var olan |
ideal s.
|
|
237 |
Felsefe |
gerçekten var olan |
ontic s.
|
|
Environment |
|
238 |
Çevre |
hala var olan |
unextinct s.
|
|
Geography |
|
239 |
Coğrafya |
geç paleozoyik ve erken mesozoyik çağlar boyunca var olan süper/tek kıta |
pangaea i.
|
|
240 |
Coğrafya |
geç paleozoyik ve erken mesozoyik çağlar boyunca var olan süper/tek kıta |
pangea i.
|
|
Geology |
|
241 |
Jeoloji |
atom numarası 93 olan, gümüş renkli, metalik, doğada radyoaktif olarak var olan ilk uranyum ötesi element |
neptunium i.
|
|
242 |
Jeoloji |
önceden var olan koyu renkli bir mineralin amfibole dönüştüğü metasomatik süreç |
amphibolization i.
|
|
243 |
Jeoloji |
(erimiş kayayı) önceden var olan kaya içine zorla sokmak |
thrust f.
|
|
Military |
|
244 |
Askeri |
savaştan önce var olan |
prebattle s.
|
|
Card |
|
245 |
İskambil |
bezik benzeri çeşitli kart oyunlarında her elde var olan kart |
cat i.
|
|
246 |
İskambil |
bezik benzeri çeşitli kart oyunlarında her elde var olan kart |
kitty i.
|
|
Art |
|
247 |
Sanat |
şekil ve rengin temsilinden veya sembolizminden bağımsız var olan somut gerçekliğini vurgulayan sanat akımı |
concretism i.
|
|
Cinema |
|
248 |
Sinema |
bilinen evren ile birlikte var olan ayrı evren |
alternative universe i.
|
|
249 |
Sinema |
bilinen evren ile birlikte var olan ayrı evren |
alternate universe i.
|
|
250 |
Sinema |
harry potter kitap serisinin evreninde var olan bir yaratık |
boggart i.
|
|
Mythology |
|
251 |
Mitoloji |
yalnızca hayali olarak var olan yer |
mythical place i.
|
|
Latin |
|
252 |
Latince |
var olan hukuk |
de lege lata i.
|
|
Archaic |
|
253 |
Eski Kullanım |
var olan şeye özgü metafiziksel durum |
subsistency i.
|
|
254 |
Eski Kullanım |
doğasında var olan |
inexistent s.
|
|
Engineering |
|
255 |
Engineering |
(var olan grafik veya harita üzerinde) işaretlemek |
overplot f.
|
|
Ornithology |
|
256 |
Kuşbilim |
eski taksonomik sınıflandırmada var olan bir kuş cinsi |
trochilus i.
|
|
257 |
Kuşbilim |
ağaçkakansılar takımı ile birlikte var olan bir kuş sınıflandırması |
pici i.
|
|
Slang |
|
258 |
Argo |
(erkekler için) var olan bir ürünün küçüğünü ve pembesini üretmek suretiyle bir kadın ürününe dönüştürüp pazarlama yöntemi |
pink it and shrink it expr.
|
|
259 |
Argo |
(erkekler için) var olan bir ürünün küçüğünü ve pembesini üretmek suretiyle bir kadın ürününe dönüştürüp pazarlama |
shrink it and pink it expr.
|
|
Modern Slang |
|
260 |
Modern Argo |
amaçsızca var olan kimse |
air thief i.
|
|
261 |
Modern Argo |
amaçsızca var olan kimse |
air waster i.
|
|
262 |
Modern Argo |
baş harfleri birleştirildiğinde zaten var olan bir kelimeyi oluşturan ifadeden yapılan akronim |
anachronym i.
|
|
Anthropology |
|
263 |
Anthropology |
tarım öncesi var olan |
preagricultural s.
|
|
Paleontology |
|
264 |
Paleontology |
pliyosen dönemde var olan bir at cinsi |
protohippus i.
|
|